SUANA KADAR VİTİLİGO HASTALIGINDA EN ÇOK FAYDA EDEN KARISIM
10 Şubat 2014 Pazartesi
BİRDE EN ONEMLİSİ HER SABAH AC KARNI 1 TATLI KASIGI OLARAK SAF VEDE TAZE ANZER ARI POLENİ İLE ISIRGAN OTU KARISIMI VİTİLİGOYU YAYILMASINI KESİYOR İÇTEN TEDAVİ UYGULUYOR DÜZENLİ BİR SEKİLDE HİÇ AKSATILMADAN KULLANILDIGINDA VİTİLİGOLU BOLGELERİ KAPALTIYOR
VİTİLİGONUN BELİRTİLERİ
S: Vitiligo erken belirtileri nelerdir? Ne zaman isaretleri görünüyor?
A: Vitiligo ciltte yamalar görünümü ile semptomatiktir. Vitiligonun iki türü vardir;
1. Non-segmental Vitiligo:
. Herhangi bir yasta ortaya çikabilir.
. Yamalar belki lokalize veya yaygin. Çogunlukla bütün vücuda genellestirilmistir Yamalar; Vitiligo universalis olarak bilinen bir durum
2. Segmental Vitiligo:
. Hizla yayilir
. Bu oto-immün hastaliklar ile iliskili degil.
. Olmayan bölüm Vitiligo aksine onu ve çok istikrarli türüdür topikal tedavi bunun için en iyi çalisir.
Vitiligo çogunlukla görünür yamalar
. Yüz
. Eller
. Bileklerini
. Agiz
. Gözler
. Burun delikleri
. Genital
. Göbek
. Rektal alanlar
Erken saç agarmasi Vitiligo bir belirtidir.
Agiz boslugu renk kaybi da Vitiligo bazi durumlarda görülmektedir.
Vitiligonun insidansi% 1 dünya çapinda. Non-segmental formu daha sik görülür. Vitiligo ve kronik bir hastaliktir gecede olusmaz. Çogu hastada yamalari yasam ve yamalar 40 yil civarinda görünür için yavas yayilabilir. sonraki yama belirmesi birkaç ay veya yil bir bosluk olabilir. Yamalar yayilacak anlamanin bir yolu yoktur. Yamalar Spread kisiden kisiye degisir.
VİTİLİGO HASTALARININ ONEMLE DİKKATİNE Kortikosteroidler - Kortizonlu ilaçlar Kortizon içeren ve eş değer ilaçlar :
Dermovate % 0,05 125 ml losyon - GLAXO SMITHKLINE
Dermovate % 0,05 25 gr krem - GLAXO SMITHKLINE
Dermovate % 0,05 25 gr merhem - GLAXO SMITHKLINE
Dermovate % 0,05 50 gr krem - GLAXO SMITHKLINE
Dermovate % 0,05 50 gr merhem - GLAXO SMITHKLINE
Psoderm % 0,05 25 gr pomad - SANDOZ
VİTİLİGONUN NEDENİ NEDİR?
Vitiligoda deri rengini meydana getiren hücrelerin kaybı ve derinin beyazlaşması söz konusudur. Birçok faktör üzerinde durulmakla birlikte hastalığın nedeni halen tam bilinmemektedir. Hastaların yüzde 30’unda, ailede vitiligosu olan biri bulunur.
Vitiligo Hastaları Nasıl Beslenmelidir?
Vitiligo Hastaları Nasıl Beslenmelidir?
Burak 06:00 2012beslenmetedavivitiligovitiligo hastalarının yememesi
Vitiligo, kalsiyum, vitamin, magnezyum, protein, fosfor ve diğer bakır mineralleri gibi besleyici faktörlerin eksikliği nedeniyle ciltteki bozuklukllara yol açar.Vitiligo iyileşme sürecince diyet sağlık bakımında önemli bir rol oynar.Bir vitiligo hastası için ilaçlar kadar beslenme şeklide gayet önemlidir.
Neler yemeliyiz
Gıdalar bizi fiziksel ve zihinsel olarak besler. Vitiligo hastaları öncelikle mevsimsel gıdaları almaya çok dikkat etmelidir.Çünkü bu besinleri mevsimleri dışında aynı besin değerinde bulmak zordur, onlar doğa tarafından üretilen ve vücudunuzun, güçlü, esnek ve sağlıklı inşa etmek için yardımcı olur.
Vitiligo hastaları sebze, (havuç gibi, yeşil yaprakları, ıspanak, lahana, Brüksel lahanası vb) meyve, tahıllar, fındık, zeytin, soya fasulyesi vs yemelidir
Sebzeler -
Vitiligo hastaları aşağıdaki sebze yemelidir. Bu tür sebze özellikleri aşağıda verilmiştir:
Havuç: Havuç antioksidan özellik içeren, ağız ve akciğer kanserinin önlenmesinde A vitamini kaynağı zenginleştirmeye ve yardımcı olur.
Ispanak: Bu yapraklı sebze demir büyük bir kaynak içeren, yardımcı olur kan seviyesi hasar kan damarları olabilir başka hastalıkların azaltılması. Fotokimyasal özelliği ıspanak nedeniyle güneş ışınlarının cilt korunmasında yardımcı olur.
Yeşil yapraklı sebzeler: Yeşil yapraklılar iki önemli besleyici faktörler kalsiyum ve demir zenginleştirir vardır. Kalsiyum diş ve kemik güçlü ve demir hemoglobin yapımı onun rol oynar onun rol oynar. Yapraklı sebzeler üzerinde kilo gelmek ve yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları önlemek için ideal bir kaynaktır.
Domates: Domates karotenoidler arasında en güçlü antioksidan likopen içerir. Bunlar C vitamini zengin bir kaynak düşünüyor
Lahana: Bağırsaklar sağlıklı kalmaya yardımcı olur, ve kolon kanseri koruma sağlar lifleri, C vitamini büyük kaynağı ile lahana.
Sarımsak: Antibakteriyel özelliğinden dolayı Sarımsak bakteriyel veya mantar mikroplardan güvenli olması için yardımcı olur. Bu vitamin ve magnezyum mükemmel bir kaynağıdır.
Hangi meyveleri tüketmelisiniz?
Vitiligo hastalarında, elma, şeftali gibi meyveler, yemeli, kayısı vb Meyve farklı besin, magnezyum, folik asit, vitamin, kalsiyum, mineraller, sağlıklı bir yaşam verir sadece bu phytonutrients, aynı zamanda toksinlerin temizlenmesinde yardımcı olur içerir.
Diğer Gıdalar:
Diğer önemli vitiligo gıda aşağıdakilere oluşmaktadır:
Tahıllar: onlar vücut için gerekli besin sağlamak çünkü Taneleri önemlidir. Bu vücudun orta menzil PH bakımında yardımcı olur. Tahıllar ayrıca vitaminler oluşur edilir, antioksidan özelliği nedeniyle bu serbest radikallerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur.
Miso: Bu B12 vitamini bir vejetaryen kaynağıdır.
Fındık: ceviz, brezilya fıstığı, badem bir vitiligo hasta için çok yararlı
Zeytin yağı: Zeytinyağı sağlık için son derece etkili olduğunu E vitamini, kaynak zenginleştirici edilir. Zeytinyağı masaj yağı ve yemeklik yağ hem de kullanılan bir Akdeniz diyeti olarak kabul edilir.
Soya fasulyesi: antioksidan vitamin iyi bir kaynağıdır A, C, E, B kompleks. Bu toksinler / radikallere karşı vücuda koruma sağlar
vitiligo hastalarının uzak duruacagı şeyler
16 Ağustos 2010 Pazartesi
stres üzütnü asla yapılmıyacak günesli havada asla uzun süre durulmuyacak cıkılsa bile asla en az 50 faktorlü günes kremi kullanacak bulgur patlıcan kola asitli içecekler asla kullanmayacaklar
VİTİLİGO HASTALIGINA İYİ GELEN YİYECEKLER
HAVUÇ SUYU, ELMA SUYU,,(MISIR EKMEGİ)YEMEGİDE DAİR:). DUT PEKMEZİ
1 Ayet 1 Hadis
Bakara Suresi 138. ayet : Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).
HADİS...
* Hz. Süheyb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden öncekiler arasında bir kral vardı. Onun bir de sihirbazı vardı. Sihirbaz yaşlanınca Kral'a: "Ben artık yaşlandım. Bana bir oğlan çocuğu gönder de sihir yapmayı öğreteyim!" dedi. Kral da öğretmesi için ona bir oğlan gönderdi. Oğlanın geçtiği yolda bir râhip yaşıyordu. (Bir gün giderken) rahibe uğrayıp onu dinledi, konuşması hoşuna gitti.
Artık sihirbaza gittikçe, râhibe uğruyor, yanında (bir müddet) oturup onu dinliyordu. (Bir gün) delikanlıyı sihirbaz, yanına gelince dövdü. Oğlan da durumu râhibe şikayet etti. Rahip ona: "Eğer sihirbazdan (dövecek diye) korkarsan: "Ailem beni oyaladı!" de; ailenden korkacak olursan, "beni sihirbaz oyaladı" de!" diye tenbihte bulundu. O bu halde (devam eder) iken, insanlara mani olmuş bulunan büyük bir canavara rastladı. (Kendi kendine:) "Bugün bileceğim; sihirbaz mı efdal, rahip mi efdal!" diye mırıldandı. Bir taş aldı ve:
"Allahım! Eğer râhibin işi, sana sihirbazın işinden daha sevimli ise, şu hayvanı öldür de insanlar geçsinler!" deyip, taşı fırlattı ve hayvanı öldürdü. İnsanlar yollarına devam ettiler. Delikanlı râhibe gelip durumu anlattı. Rahip ona: "Evet! Bugün sen benden efdalsin (üstünsün)! Görüyorum ki, yüce bir mertdebedesin. Sen imtihan geçireceksin. İmtihana maruz kalınca sakın benden haber verme!" dedi. Oğlan anadan doğma körleri ve alaca hastalığına yakalananları tedavi eder, insanları başkaca hastalıklardan da kurtarırdı. Onu kralın gözleri kör olan arkadaşı işitti. Birçok hediyeler alarak yanına geldi ve: "Eğer beni tedavi edersen, şunların hepsi senindir" dedi. O da: "Ben kimseyi tedavi etmem, tedavi eden Allah'tır. Eğer Allah'a iman edersen, sana şifa vermesi için dua edeceğim. O da şifa verecek!" dedi. Adam derhal iman etti, Allah da ona şifa verdi.
Adam bundan sonra kralın yanına geldi. Eskiden olduğu gibi yine yanına oturdu. Kral: "Gözünü sana kim iade etti?" diye sordu. "Rabbim!" dedi. Kral: "Senin benden başka bir Rabbin mi var?" dedi. Adam: "Benim de senin de Rabbimiz Allah'tır!" cevabını verdi. Kral onu yakalatıp işkence ettirdi. O kadar ki, (gözünü tedavi eden ve Allah'a iman etmesini sağlayan) oğlanın yerini de gösterdi. Oğlan da oraya getirildi. Kral ona: "Ey oğul! Senin sihrin körlerin gözünü açacak, alaca hastalığını tedavi edecek bir dereceye ulaşmış, neler neler yapıyormuşsun!" dedi. Oğlan:
"Ben kimseyi tedavi etmiyorum, şifayı veren Allah'tır!" dedi. Kral onu da tevkif ettirip işkence etmeye başladı. O kadar ki, o da râhibin yerini haber verdi. Bunun üzerine râhip getirildi. Ona: "Dininden dön!" denildi. O bunda direndi. Hemen bir testere getirildi. Başının ortasına konuldu. Ortadan ikiye bölündü ve iki parçası yere düştü. Sonra oğlan getirildi. Ona da: "Dininden dön!" denildi. O da imtina etti. Kral onu da adamlarından bazılarına teslim etti. "Onu falan dağa götürün, tepesine kadar çıkarın. Zirveye ulaştığınız zaman (tekrar dininden dönmesini talep edin); dönerse ne âla, aksi takdirde dağdan aşağı atın!" dedi. Gittiler onu dağa çıkardılar. Oğlan:
"Allah’ım, bunlara karşı, dilediğin şekilde bana kifayet et!" dedi. Bunun üzerine dağ onları salladı ve hepsi de düştüler. Oğlan yürüyerek kralın yanına geldi. Kral: "Arkadaşlarıma ne oldu?" dedi. "Allah, onlara karşı bana kifayet etti" cevabını verdi. Kral onu adamlarından bazılarına teslim etti ve: "Bunu bir gemiye götürün. denizin ortasına kadar gidin. Dininden dönerse ne âla, değilse onu denize atın!" dedi. Söylendiği şekilde adamları onu götürdü. Oğlan orada: "Allah’ım, dilediğin şekilde bunlara karşı bana kifayet et!" diye dua etti. Derhal gemileri alabora olarak boğuldular. Çocuk yine yürüyerek hükümdara geldi. Kral: "Arkadaşlarıma ne oldu?" diye sordu. Oğlan. "Allah onlara karşı bana kifayet etti" dedi. Sonra Kral'a:
"benim emrettiğimi yapmadıkça sen beni öldüremeyeceksin!" dedi. Kral: "O nedir?" diye sordu. Oğlan: "İnsanları geniş bir düzlükte toplarsın, beni bir kütüğe asarsın, sadağımdan bir ok alırsın. Sonra oku, yayın ortasına yerleştir ve: "Oğlanın Rabbinin adıyla" dersin. Sonra oku bana atarsın. İşte eğer bunu yaparsan beni öldürürsün!" dedi. Hükümdar, hemen halkı bir düzlükte topladı. Oğlanı bir kütüğe astı. Sadağından bir ok aldı. Oku yayının ortasına yerleştirdi. Sonra: "Oğlanın Rabbinin adıyla!" dedi ve oku fırlattı. Ok çocuğun şakağına isabet etti. Çocuk elini şakağına okun isabet ettiği yere koydu ve Allah'ın rahmetine kavuşup öldü. Halk:
"Oğlanın Rabbine iman ettik!" dediler. Halk bu sözü üç kere tekrar etti. Sonra krala gelindi ve: "Ne emredersiniz? Vallahi korktuğunuz başınıza geldi. Halk oğlannın Rabbine iman etti!" denildi. Kral hemen yolların başlarına hendekler kazılmasını emretti. Derhal hendekler kazıldı. İçlerinde ateşler yakıldı. Kral:
"Kim dininden dönmezse onu bunlara atın!" diye emir verdi. Yahut hükümdara "sen at!" diye emir verildi. İstenen derhal yerine getirildi. Bir ara, beraberinde çocuğu olan bir kadın getirildi. Kadın oraya düşmekten çekinmişti, çocuğu:
"Anneciğim sabret. zira sen hak üzeresin!" dedi."
HADİS...
* Hz. Süheyb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden öncekiler arasında bir kral vardı. Onun bir de sihirbazı vardı. Sihirbaz yaşlanınca Kral'a: "Ben artık yaşlandım. Bana bir oğlan çocuğu gönder de sihir yapmayı öğreteyim!" dedi. Kral da öğretmesi için ona bir oğlan gönderdi. Oğlanın geçtiği yolda bir râhip yaşıyordu. (Bir gün giderken) rahibe uğrayıp onu dinledi, konuşması hoşuna gitti.
Artık sihirbaza gittikçe, râhibe uğruyor, yanında (bir müddet) oturup onu dinliyordu. (Bir gün) delikanlıyı sihirbaz, yanına gelince dövdü. Oğlan da durumu râhibe şikayet etti. Rahip ona: "Eğer sihirbazdan (dövecek diye) korkarsan: "Ailem beni oyaladı!" de; ailenden korkacak olursan, "beni sihirbaz oyaladı" de!" diye tenbihte bulundu. O bu halde (devam eder) iken, insanlara mani olmuş bulunan büyük bir canavara rastladı. (Kendi kendine:) "Bugün bileceğim; sihirbaz mı efdal, rahip mi efdal!" diye mırıldandı. Bir taş aldı ve:
"Allahım! Eğer râhibin işi, sana sihirbazın işinden daha sevimli ise, şu hayvanı öldür de insanlar geçsinler!" deyip, taşı fırlattı ve hayvanı öldürdü. İnsanlar yollarına devam ettiler. Delikanlı râhibe gelip durumu anlattı. Rahip ona: "Evet! Bugün sen benden efdalsin (üstünsün)! Görüyorum ki, yüce bir mertdebedesin. Sen imtihan geçireceksin. İmtihana maruz kalınca sakın benden haber verme!" dedi. Oğlan anadan doğma körleri ve alaca hastalığına yakalananları tedavi eder, insanları başkaca hastalıklardan da kurtarırdı. Onu kralın gözleri kör olan arkadaşı işitti. Birçok hediyeler alarak yanına geldi ve: "Eğer beni tedavi edersen, şunların hepsi senindir" dedi. O da: "Ben kimseyi tedavi etmem, tedavi eden Allah'tır. Eğer Allah'a iman edersen, sana şifa vermesi için dua edeceğim. O da şifa verecek!" dedi. Adam derhal iman etti, Allah da ona şifa verdi.
Adam bundan sonra kralın yanına geldi. Eskiden olduğu gibi yine yanına oturdu. Kral: "Gözünü sana kim iade etti?" diye sordu. "Rabbim!" dedi. Kral: "Senin benden başka bir Rabbin mi var?" dedi. Adam: "Benim de senin de Rabbimiz Allah'tır!" cevabını verdi. Kral onu yakalatıp işkence ettirdi. O kadar ki, (gözünü tedavi eden ve Allah'a iman etmesini sağlayan) oğlanın yerini de gösterdi. Oğlan da oraya getirildi. Kral ona: "Ey oğul! Senin sihrin körlerin gözünü açacak, alaca hastalığını tedavi edecek bir dereceye ulaşmış, neler neler yapıyormuşsun!" dedi. Oğlan:
"Ben kimseyi tedavi etmiyorum, şifayı veren Allah'tır!" dedi. Kral onu da tevkif ettirip işkence etmeye başladı. O kadar ki, o da râhibin yerini haber verdi. Bunun üzerine râhip getirildi. Ona: "Dininden dön!" denildi. O bunda direndi. Hemen bir testere getirildi. Başının ortasına konuldu. Ortadan ikiye bölündü ve iki parçası yere düştü. Sonra oğlan getirildi. Ona da: "Dininden dön!" denildi. O da imtina etti. Kral onu da adamlarından bazılarına teslim etti. "Onu falan dağa götürün, tepesine kadar çıkarın. Zirveye ulaştığınız zaman (tekrar dininden dönmesini talep edin); dönerse ne âla, aksi takdirde dağdan aşağı atın!" dedi. Gittiler onu dağa çıkardılar. Oğlan:
"Allah’ım, bunlara karşı, dilediğin şekilde bana kifayet et!" dedi. Bunun üzerine dağ onları salladı ve hepsi de düştüler. Oğlan yürüyerek kralın yanına geldi. Kral: "Arkadaşlarıma ne oldu?" dedi. "Allah, onlara karşı bana kifayet etti" cevabını verdi. Kral onu adamlarından bazılarına teslim etti ve: "Bunu bir gemiye götürün. denizin ortasına kadar gidin. Dininden dönerse ne âla, değilse onu denize atın!" dedi. Söylendiği şekilde adamları onu götürdü. Oğlan orada: "Allah’ım, dilediğin şekilde bunlara karşı bana kifayet et!" diye dua etti. Derhal gemileri alabora olarak boğuldular. Çocuk yine yürüyerek hükümdara geldi. Kral: "Arkadaşlarıma ne oldu?" diye sordu. Oğlan. "Allah onlara karşı bana kifayet etti" dedi. Sonra Kral'a:
"benim emrettiğimi yapmadıkça sen beni öldüremeyeceksin!" dedi. Kral: "O nedir?" diye sordu. Oğlan: "İnsanları geniş bir düzlükte toplarsın, beni bir kütüğe asarsın, sadağımdan bir ok alırsın. Sonra oku, yayın ortasına yerleştir ve: "Oğlanın Rabbinin adıyla" dersin. Sonra oku bana atarsın. İşte eğer bunu yaparsan beni öldürürsün!" dedi. Hükümdar, hemen halkı bir düzlükte topladı. Oğlanı bir kütüğe astı. Sadağından bir ok aldı. Oku yayının ortasına yerleştirdi. Sonra: "Oğlanın Rabbinin adıyla!" dedi ve oku fırlattı. Ok çocuğun şakağına isabet etti. Çocuk elini şakağına okun isabet ettiği yere koydu ve Allah'ın rahmetine kavuşup öldü. Halk:
"Oğlanın Rabbine iman ettik!" dediler. Halk bu sözü üç kere tekrar etti. Sonra krala gelindi ve: "Ne emredersiniz? Vallahi korktuğunuz başınıza geldi. Halk oğlannın Rabbine iman etti!" denildi. Kral hemen yolların başlarına hendekler kazılmasını emretti. Derhal hendekler kazıldı. İçlerinde ateşler yakıldı. Kral:
"Kim dininden dönmezse onu bunlara atın!" diye emir verdi. Yahut hükümdara "sen at!" diye emir verildi. İstenen derhal yerine getirildi. Bir ara, beraberinde çocuğu olan bir kadın getirildi. Kadın oraya düşmekten çekinmişti, çocuğu:
"Anneciğim sabret. zira sen hak üzeresin!" dedi."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)